Sağlık Psikolojisi

Sağlık Psikolojisi

Sağlık psikolojisi, psikolojinin seksenli yıllardan itibaren eğitim ve araştırmada müstakil bir alan haline gelen ve hızla büyümeye devam eden bir alt dalı olup psikoloji ve sağlık bilimlerinin tüm alanlarından problem ve bilgileri entegre eder.

Konusu, sağlığın korunup geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, sağlık hizmetleri ve rehabilitasyonda rol oynayan psikolojik proseslerdir (Matarazzo 1980).

Sağlık psikologları, kişilerin davranış, kognisyon, duygu, motivasyon ve kişiliklerinin sağlıklarını nasıl etkilediğini inceler. Sağlık psikolojisinin en temel araştırma soruları şunlardır: “Hangi davranış şekilleri sağlığın korunmasını teşvik eder?”, “Hastalıkların önlenmesi için etkili önlemler hangileridir?” ve “Hangi faktörler mevcut bir hastalık durumunda hayat kalitesini geliştirir?”

Sağlık psikolojisi, psikolojinin uygulamaya odaklı bölümlerinden biridir. Ancak sağlık psikolojisi dâhilinde temele odaklı araştırma alanları, uygulamalı araştırma alanlarından ayrılır. Spesifik temel araştırma alanları örneğin sağlıkla alakalı davranışlar (ör. Beslenme), stres ile mücadele, risk algısı veya sübjektif hastalık teorileridir. Burada, kişilik, konstitüsyonel yatkınlık, bilgi işlem proçesleri gibi kişisel faktörlerle, sosyal ağlar, somut destek, davranış normları ve sağlık hizmetlerine erişim gibi sosyal faktörler göz önünde bulundurulur. Uygulamalı sağlık psikolojisi sağlık geliştirme programlarının geliştirilmesi ve değerlendirilmesiyle ilgilenir.

Bilimsel bir disiplin olarak sağlık psikolojisinin karakteristik özelliği, sosyal psikoloji, algı ve kognitif psikoloji, gelişim psikolojisi gibi psikolojinin farklı alanlarından elde edilen bulguları entegre etmesi ve Biyopsikososyal Model’e olan bağlılığıdır (Bkz. Bölüm 1.1.2).

Bunun yanında kendini şöyle tanımlar:

“Sağlık sorunlarının oluşum şartları ve önlenmesi ile risk faktörleriyle ilgilenen yeni bir psikoloji alanıdır. Bu, diğer psikoloji alanlarının getirdiği bilgilerden, sağlığı koruyucu faktörler bilhassa göz önünde bulundurularak faydalanılmasıyla gerçekleşir.” (Schwarzer 2001)

SAĞLIK NEDİR? BİYOMEDİKAL VE BİYOPSİKOSOSYAL MODELLER

Psikolojik ve somatik (vücutsal) fenomenlerin etkileşiminin araştırılması psikolojide köklü bir geleneğe sahiptir. Bu iki fenomenin ayrılmazlığı, farklı disiplinlerin empirik bulgularıyla açığa çıkmaktadır. Bunlar örneğin immün sistemin duygusal durumlardan etkilenebildiğini veya genetik yatkınlıkların ya da davranış şekillerinin hastalıkların oluşumunda etkileştiğini göstermişlerdir. Ancak bu bulgular oldukça yeni tarihlidir ve buradan yola çıkarak somatik hastalıklara yönelik sağlık hizmetlerine önleyici fikirlerin entegre edilmesi sürmektedir.

1.1.1 BİYOMEDİKAL MODEL

Ondokuzuncu yüzyılda, hastalık ve sağlığın, biyolojik organizmaların tamamen bilimsel açıdan objektif durumları olarak tanımlandıkları bir anlayış kabul görmüştür. Burada hastalık tanımı sadece, bir referans grubunun istatistiksel normlarından sapan biyolojik fonksiyonlar ya da organizmanın hayatiyetini veya üreme kabiliyetini tehlikeye sokan bozuklukları gibi, işlevselleştirilebilir empirik kriterlere dayandırılır. Hastalıkların sebebi olarak sadece genetik ve bakteri ya da virüs gibi dış sebeplere dayandırılır. Bunun sonucu olarak tedavi konseptleri salt somatik tabiata sahiptir (ör. Ameliyatlar, kemoterapi, ilaç tedavisi) ve hastayı mevcut durumu ve iyileşmesi konusunda her türlü sorumluluktan muaf kılar.

Aynı şey sağlık için de geçerlidir. Biyomedikal modele göre sağlık, hastalık olmaması durumu olarak anlaşılır. Bu bakımdan kişi kendi sağlığından sorumlu değildir. Vücut ve ruh birbirinden ayrı birimler olarak görülür. Hastalıklar psikolojik rahatsızlık yaratabilse de tersi söz konusu değildir. Önleyici uygulamalar aşı ve çevrede bulunan zararlı maddelerin azaltılmasıdır.

1.1.2 BİYOPSİKOSOSYAL MODEL

Biyomedikal Model’in düşünce şeklinin yerini 20. Yüzyılda, hastalıkların biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi sonucu oluştuğu fikri alır (Bkz. Şekil 1.1) Hastalığın oluşumu kadar seyrinde de duygular (ör. Kronik korku, depresyon, yas), kognisyonlar (ör. İyileşmeye katkıda bulunan davranış şekillerine dair sübjektif teoriler, hastalığın seyri konusundaki beklentiler) ile sosyal-toplumsal faktörler (ör. Hastalık davranışı konusundaki beklentiler, sağlık hizmetlerinde maddi yükün azaltılması) etkilidir.

Sağlık ve hastalık biyopsikososyal modelde dikotom entiteler olarak değil, bir sürecin iki ucu olarak görülür. Burada ortaya çıkma zamanı, kroniklik ve günlük yaşamdaki fonksiyonlara etkiler, bir hastalığın beraberinde getirdiği yük ile alakalı varsayımlar için önemli rol oynar. Buna göre sağlıklı bir insanın arada sırada üşütmesi “normal” kabul edilir. Ancak böyle bir hastalığın sık sık ortaya çıkması veya sürecinin uzaması sağlıksız ve tedavi gerekliliği olarak kabul edilir. Bunun yanında “sağlıklı/hasta” ayrımı prensipte söz konusu kişinin sübjektif durumundan ya da sosyal ve ahlaki değerler ile normlardan bağımsız değildir.

Bu şekilde toza alerjisi olan iki kişi, esenlik ve genel performanslarının farklı ölçüde olumsuz etkilendiğini hissedebilir ve sağlık hizmetlerinden farklı ölçüde faydalanabilirler. Hekimin tedavi kararları sıklıkla hastalarının sübjektif şikâyetlerini esas alır.

Biyopsikososyal model, bireylerin sağlıklarını koruma ve geliştirme ile iyileşme ve rehabilitasyon süreçlerinde oynadıkları aktif rolü vurgular. Hastanın bu aktif rolünü desteklemek, sağlık psikolojisinin en temel amaçlarındandır. Bu amaçla özellikle sosyal psikolojik temel araştırmaların sonuçlarına dayanır. Örneğin hangi spesifik duyguların (ör. Korku, suçluluk ya da yas), kognitif içerik (karamsarlık ya da sürekli aynı konu üzerinde düşünüp durmak) ve davranış şekillerinin (ör. Aktif şekilde sosyal destek arama ya da pasif sosyal geri çekilme) hastalığın gelişimine katkıda bulunduğu ya da zayıflattığı araştırılır (Bkz. Konu 2 ve 5). Bununla birlikte bu faktörler, hastalık durumunun yokluğunda da sağlığı geliştirme ve koruma potansiyelleri açısından incelenir. Bu faktörlerin sağlık/hastalıkla olan ilişkileri konusunda artık pek çok veri bulunmaktadır. Ancak olumlu veya olumsuz duygular ve kognisyonların, diyabet, kanser ve kalp-damar hastalıkları gibi pek çok farklı hastalık üzerindeki etki mekanizması hakkında pek az şey bilinmektedir. Görünürde immün sistem ve endokrin (hormonel) stres reaksiyonları burada büyük rol oynamaktadır (Bkz. Konu 6).

Sağlık psikolojisi araştırmalarının bir diğer büyük kısmı, bedensel aktivite, sağlıklı beslenme ve sigara içmeme gibi sağlığa yararlı davranışları etkileyen faktörlerin anlaşılması ile ilgilenir. Sağlık davranışı değişimi üzerine pek çok model ve teori bulunmaktadır. Bunlar genellikle, sigarayı bırakma gibi sağlık davranışlarının değiştirilmesi süreçlerinde, öz-yeterlik duygusu gibi çok benzer kognitif faktörlere önem verirler (Bkz. Konu 2). Bu modeller de biyopsikososyal modeli temel alır, nitekim burada birey açık şekilde ortaya konan çabaların odak noktasındadır. Bu model ve teoriler, sağlığı konusunda sorumluluğun büyük kısmının bireyin kendisinde olduğu ve bu sorumluluğun gereklerinin sağlıklı olanı alıp riskli davranışları terk ederek yerine getirilebileceği fikri olmasa var olamazlar. 

Negatif Tanım – Biyomedikal Model:

Sağlık, hastalığın yokluğudur.

Pozitif Tanım – Biyopsikososyal Model:

Sağlık, korunması ve sürekli yeniden tesis edilmesi gereken, dinamik biyopsikolojik bir denge bağlamındaki pozitif fonksiyonel genel durumdur. (WHO 1986; Quaas 1994, 184)

Kutu 1.1: Sağlığın tanımı

SAĞLIK PSİKOLOJİSİ ALANININ OLUŞUMU

Sağlık psikolojisi, tanınan bir bilimsel disiplin olarak varlığını Batı’daki endüstrileşmiş ulusların sağlık sektöründeki bazı belli başlı trendlere borçludur (Schwarzer 2002):

1. Ana hastalık ve ölüm nedeni olarak enfeksiyon hastalıklarının (ör. Tüberküloz) yerine geçen kronik-dejeneratif hastalıklarda görülen büyük artış;

2. Riskli davranış şekillerinin bu hastalıkların oluşum ve seyrinde önemli derecede etkiye sahip olduğunun keşfedilmesi ve

3. Sağlık sektöründeki masraf patlaması.

Bu trendler ile yaşam alışkanlıklarının, sağlıklı ve riskli davranışların ve çevre şartlarının anlamı sağlık hizmetlerinde önemli derecede ön plana çıkmıştır. Böylece bu faktörleri, bunların sağlık/hastalık ile olan ilişkilerini ve modifiye edilebilme şartlarını inceleyen psikolojik araştırmalar yapma ihtiyacı hâsıl olmuştur.

1.2.1 UZMAN TOPLULUKLARININ KURULMASI VE ÖNEMLI YAYINLAR

1978 yılında Amerikan Psikoloji Derneği (APA) içerisinde, bugün 5000 üyeye sahip olan “Sağlık Psikolojisi Bölümü” kurulmuştur. Kısa süre sonra ABD’de ilk kez “Sağlık Psikolojisi” (Stone ve ark., 1979) adı altında bir eğitim kitabı yayınlanmıştır. APA Bölüm 38’in resmi bilimsel dergisi “Health Psychology”dir. İngilizce dilindeki diğer bilimsel dergiler Psychology and health, Journal of Health Psychology, Journal of Occupational Health Psychology ve British Journal of Health Psychology’fir. İngiliz Psikoloji Derneği de 1986 yılından bu yana bir sağlık psikolojisi bölümüne sahiptir. Aynı yıl içinde Avrupa Sağlık Psikolojisi Derneği (EHPS) kurulmuştur.

Almanya’da bölüm 80’li yılların sonlarında yer bulmuştur. Özgür Berlin Üniversitesi, 1988 yılında sağlık psikolojisi dersini seçmeli ders olarak sunan ilk üniversite olmuştur. 1992 yılında Alman Psikoloji Derneği (DGP) içerisinde sağlık psikolojisi grubunun kurulması ile bölümle alakalı ilk Alman organizasyonu kurulmuştur. Grup atölye çalışmaları ve konferanslar organize etmekte, gelecek neslin teşviki ile ilgilenmekte ve Almanya’da temel ve uygulamalı sağlık psikolojisi araştırmaları konusunda geniş bir ağ sunmaktadır. Konu ile ilgili empirik araştırmalara dair orijinal makaleler ile teorik makaleler 3 ayda bir “Zeitschrift für Gesundheitspsychologie” dergisinde yayımlanmaktadır.

Bunun ötesinde sağlık psikolojisi alanında bir tez veritabanı (GESUPSYLIT) kurulmuş, sağlık psikolojisi alanındaki yüksek lisans, lisans, doktora ve doçentlik tezleri kayıt altına alınmıştır. Psikoloji Yayınevi’nde 1992 yılından bu yana “Sağlık Psikolojisi” başlığı altında bir kitaplar serisi yayımlanmaktadır.

Alman Psikologlar Meslek Birliği (BDP)’nin Sağlık Psikolojisi-Çevre Psikolojisi-Yazı Psikolojisi Bölümü (G.U.S.) daha çok, araştırma dışı uygulamada görevli psikologlara hitap eder. BDP, DGP ile işbirliği içinde Alman Psikoloji Akademisi (DPA) üzerinden sağlık psikolojisi, sağlık teşviği ve önleme konusunda ileri eğitimler sunar. Teorik ve metodolojik temel yanında işyeri sağlık teşviği, stres ile mücadele, bağımlılık önleme ve gevşeme işlemleri ile alakalı müfredat programları sunulmaktadır. “Sağlık psikolojisinde iş yeri kurma” modülü, çeşitli mesleki alanlar ile görev alanlarına dair genel bir bakış ortaya koyar.

DİĞER BÖLÜMLERDEN AYRILMA

Sağlık psikolojisi bölümünün yanında, yine psikolojik proçesler ve sağlık/hastalık arasındaki etkileşimleri incelemekle karakterize bir dizi bölüm bulunmaktadır.

ŞEKIL 1.2: SAĞLIK PSIKOLOJISINE AKRABA BÖLÜMLER (KAPTEIN/WEINMAN 2004)

Klinik psikoloji, fobiler, depresyonlar, madde suiistimali gibi psişik bozuklukların sebepleri ve bunların etkili tedavi stratejileri ile ilgilenir. Özellikle kognitif depresyon ve korku teorileri ile bunlardan yola çıkan davranış terapisel girişimlerde sağlık psikolojisindeki davranış modelleri ile birçok kesişimler gözlenir (Bkz. Konu 2 ve 3).

Psikiyatri de psişik bozukluklarla ilgilenir. Klinik psikolojiden farklı olarak burada daha geniş bir tedavi konsepti uygulanır. Farmakoterapi ve sosyalterapötik uygulamaların yanında psikoterapi (her ne kadar çoğunlukla sadece az bir ağırlığa sahip olsa da) kullanılır. Bir psikiyatrın mesleğini icra edebilmek için önkoşul tıp eğitimidir. Uzmanlık eğitimi ek olarak psikoterapötik bir eğitimi zorunlu kılar.

Konsültasyon psikiyatrisi psikiyatri içinde bir alt disiplindir. Görevi, ya somatik hastalığın genezi ile alakalı olduğu düşünülen ya da bunların sonucu olarak ortaya çıkmış olan psişik problemlere sahip oldukları bilinen somatik hastaların tedavisidir. Konsültasyon psikiyatrları ayırıcı tanıyı koymada ve psişik problemler için spesifik tedaviler önermek için çağrılır.

Yine tıbbın bir dalı olan Psikosomatik de, araştırma ve klinikte, hastalığın biyolojik, psikolojik ve sosyal determinantları ile ilgilenir. Bu bölüm, hastalıkların tedavisinde “holistik” bir bakış açısı ortaya koyar. Burada sadece somut biçimde çoklu nedenli, yani vücut ve psikolojik faktörleri kapsayan bir bakış açısının yerinde olduğu kabul edilir. Psikosomatik araştırmalar sağlık psiolojisine kıyasla, tecrübe ve davranışı psikolojik tepkiler olarak tercüme eden somut arayüz mekanizmalarına daha çok ağırlık verir (Heuser 2002; Bkz. Konu 4 ve 6).

Davranışsal tıp, sağlık psikolojisiyle en fazla bağlantılı olan disiplin olup ondan zor ayrılır. Davranışsal tıp interdisipliner bir bölüm olarak anlaşılır ve somatik bozuklukların önleme, tanı ve tedavisi açısından anlam ifade eden biyomedikal, davranışsal ve psikososyal modelleri entegre eder. Davranışsal tıp bu noktada sadece psikolojinin değil tıbbın da bilgilerinden faydalanır. Davranışsal tıbbın araştırmada ağırlığı sağlık psikolojisine kıyasla daha az önleme üzerine olup burada tedavi ve rehabilitasyona daha çok ağırlık verilir. Ancak yine de kesişimler mevcut olup, bölüme spesifik konferanslara her iki disiplinin mensupları katılım göstermektedir.

Son olarak tıbbi psikoloji, tıbbi tedavi kurumlarında (özellikle üniversite hastanelerinde) görev alan psikologların görev alanlarını tarif eder. Tıbbi psikologlar beşeri tıp eğitimi alan öğrencilere öğretimle vazifelendirilirler. “Hastalık psikolojisi” bağlamında hastalıkların psişik yönleri, bunların nedenleri ve sonuçları incelenir. Burada, hastaların tecrübe ve davranışları ile bunların tıbbi personelle, farklı tıbbi bağlamlardaki etkileşimleri ön palana çıkar.

Şekil 1.1’de gösterilen kapsamın dışında kalan bir başka bölüm de halk sağlığıdır (sağlık bilimleri). Halk sağlığı interdisipliner bir araştırma ve uygulama alanı olup, sağlığın teşviki, hastalıktan korunma, ömrün uzatılması ve topluma yönelik önlemler ya da siyaset ve sağlık sistemlerine etki etmek suretiyle esenliğin teşvik edilmesi amacını güder. Bu bilim psikolojinin, pedagojinin, sosyal bilimlerin e epidemiyolojinin farklı alt disiplinlerine ait bilgileri entegre eder.

1.4 SONUÇ

Sağlık Psikolojisi psikolojinin, sağlığın teşviki, hastalıkları önleme, tedavi ve rehabilitasyonu ile sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini amaçlayan bir alt dalıdır. Bunu yaparken, davranış, kognisyon, duygu psikolojisi ve sosyal psikolojinin, bu amaçlar açısından ilgili bilgilerini entegre eder. Bu disiplinin iki ağırlık noktası ortaya çıkar. Bunlardan biri, sağlıklı besinlerin alınması ve sağlıklı beslenmenin idamesi gibi sağlıkla alakalı davranış şekillerinin modifikasyonudur. Diğer yandan sağlık psikolojisi mevcut hastalıklarla mücadele ve bu hastalıklardan mustarip bireylerin bununla bağlantılı yaşam kaliteleri ile ilgilenir.

1.5 KONU ILE ALAKALI SORULAR

1. Biyomedikal model ile biyopsikosoyal modelin sağlık anlayışları arasındaki fark nedir?

2. Sağlık psikolojisi neden bilimsel bir disiplin olarak yer edinmeyi başarmıştır?

3. Sağlık psikolojisi ne ile ilgilenir?

4. Sağlık psikolojisine komşu alanlardan hangilerini biliyorsunuz ve bunların ağırlıklı ilgi alanları nelerdir? 

Suzan Girginer